Klâsik Türk şiirinin doğru bir şekilde anlaşılması için deyimler, atasözleri, halk inanışları, gelenek ve görenekler, âdetler, yaşam tarzı vb. unsurların bilinmesi önemlidir. Çünkü şairler, bunların her birini şiirlerinde kullanmış ve zengin anlam katmanları oluşturmuşlardır. Bunların bilinmemesi ya da eksik/yanlış bilinmesi, o manzumelerin gerçek manalarının anlaşılamamasına veya şiirin farklı yorumlarının gözden kaçmasına sebep olabilir. Öyle ki bazen tek bir kavram bile şiire yeni ve zengin anlamlar kazandırabilmektedir. Şu halde klâsik şiirde geçen her bir kavramın hangi anlam çerçevelerinde kullanıldığının ve gelenek içinde ne gibi inanışları yansıttığının bilinmesi, bu şiirin hakkıyla anlaşılabilmesi için son derece önemlidir.
Bu çalışmada da ‘akrep’ ve onun klâsik Türk şiirindeki kullanımları üzerinde durulacaktır. Akrep, zehirli ve ürkütücü bir canlı, burç ve saat aksamından bir parça gibi farklı kavramları ifade eder. Sahip olduğu özellikler ve gelenek içinde taşıdığı inanışlarla kullanıldığı şiirin manasını derinleştirmekte ve zaman zaman yeni anlam katmanları oluşturmaktadır. Özellikle bir burç ve zehirli bir hayvan olarak farklı deyim ve inanışların odak noktasında bulunan akrep, klâsik Türk edebiyatında zengin bir kullanım alanına sahiptir. Kalb sanatıyla kullanımı ise şiirin anlam katmanı ve sanat değerini artırması açısından oldukça dikkat çekicidir. Akreple ilgili anlam çerçevesi ve inanışların tespitiyle hem ilgili manzumelerin daha doğru anlaşılmasına yardımcı olunacak hem de bugün için unutulmuş olan bazı hususların hatırlatılmasına ve kayda alınmasına çalışılacaktır.