SEKBANBAŞI RİSALESİ'NİN MÜELLİFİ HAKKINDA


Nizâm-ı cedîd reformlarını müdafaa sadedinde kaleme alınan/aldırılan risâleler cümlesinden olmak üzere çokça kullanılan ve müellif tesbiti için uğraşılan Hülâsatü'l-kelâm fî reddi'l-avâm adlı eserin, genelde Sekbanbaşı Risâlesi olarak tanınmış olduğu malumdur.

Risalenin müellif tesbiti için en önemli ip uçlarından birini teşkil eden kısmı şöyledir: “...Bunlardan sonraki Moskof seferi akîbinde dahi Koca Yusuf Paşanın defa-i sadaretinde cümle ocaklı zabitanı ve Yeniçeri ağası sadr-ı müşarünileyhe gelip cevaplarında: “bizler bu defa 120.000'den mütecaviz ocaklar askeri iken Moskof'un 8.000 askeri Tuna'yı beri tarafta geçti ve üzerimize gelip cümlemizi tarümar ve ispatı müddea-yı salâbet eyledi. Gâvurun böyle nizamlı askerine bizim nizamsız askerimizle mukavemete kudretimiz yok. Hemen musalâha edeceğiniz varsa edin. Madem ki bizim askerimiz hile-i harbiyeyi cedideyi bilmeyince böyle kıyamete kadar nusrat olamaz”, diye ceffalkalem cevap verdiler. Müşarünileyhe hayret gelip, “bunu ben padişah-ı âlem-penaha nice arzedebilirim” deyince, “bizler arz-ı mahzar yazarız” deyip, nefsülemirde arz-ı mahzar ettiler ki