Türklerin önceden mensup oldukları inanç sistemi ve hayat tarzlarıyla, mensup oldukları ya da temas kurdukları dinlere karşı gösterdikleri anlayış arasındaki ilişkinin mahiyeti tarihi olayların anlaşılması bakımından büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda Türklerin dünya tasavvuru ve buna bağlı olarak sosyal, kültürel ve siyasi hayatı nasıl yönlendirdikleri hususu önem arz etmektedir. Din değiştirme hadisesini bu hususlar göz önüne alınarak değerlendirmek, din değiştirme ve hakimiyet arasındaki ilişkinin anlaşılması bakımından da önem taşımaktadır. Bu çerçevede Bulgarların Hristiyanlaşma sürecini yalnız dini zeminde değil, aynı zamanda algılanış ve uygulanış y.nünden değerlendirmek önem arz etmektedir.
Bu tespite yönelik değerlendirmelerde; Tuna Bulgarlarının din değiştirme ve benliklerini kaybetme sürecinin kültürel, demografik ve siyasi âmiller ışığında değerlendirilmesi iyi bir örnek teşkil etmektedir. Bu anlamda Bulgarların din değiştirmelerinin; onların kendi istek ve arzuları doğrultusunda gerçekleştiği kısmen doğru olsa da esasında bu değişim uzun bir zaman süreci içerisinde dini, demografik ve siyasi birtakım şartlar ve harici müdahaleler altında gerçekleşmiştir. Bu şartların oldukça ağırlaştığı Boris Han döneminde Bizans’a karşı verilen mücadeleler, Rumlaşma yerine yeni bir milletin ortaya çıkmasını sağlamıştır.