Osmanlılar, İslâm tarihi boyunca Güneydoğu Anadolu’dan Sina çölüne kadar olan bölgeyi, yani Bilad-ı Şam’ı, Abbasilerden sonra en uzun süre yönetmeyi başarmışlardır. 1516 sonbaharında Halep ve Şam’ın alınmasıyla başlayan Osmanlı dönemi, I. Dünya Savaşı’nda alınan ağır yenilginin ardından 1918 sonbaharında sona ermiştir. Savaşın galip devletle- rinden Fransa ve Britanya’nın bu tarihte başlayan doğrudan yönetimi, dört asırlık Osmanlı yönetiminin gölgesinde iki savaş arası yıllarda ancak kanlı çatışmalarla devam edebilmiş ve II. Dünya Savaşı sonrasında yerini birkaç bağımsız devlete bırakmak zorunda kalmıştır. Osmanlı sonrasında bölgenin yaşadığı bir dizi bunalım, sömürgeciliğin 1970’lere kadar önce doğrudan, sonra da dolaylı olarak bölge ülkelerinin yönetimlerine etkisinin yanı sıra siyasî ve kültürel başka bazı nedenlerle bölge ülkelerinin kendi aralarındaki ilişkiler gelişme seyrine girememiştir. Belirtilen faktörlerin en önemli etki alanlarından biri de Türk-Arap ilişkileridir. Osmanlının vârisi olarak görülen Türkiye Cumhuriyeti ile komşu Arap ülkelerinin ilişkileri her iki tarafın Batı ile ilişkilerinin belirgin etkisinde kalmıştır. Filistin meselesi, petrol krizleri ve Arap-İsrail savaşları gibi bölge ülkelerinin kendi aralarındaki ilişkileri kısmî sorgulama sürecine götüren gelişmeler, Türk-Arap ilişkilerinin de gelişme seyrine gireceğinin habercisi olmuş görünmektedir.