Klasik Türk edebiyatının sanılanın aksine sosyal hayatla iç içe olduğunun
önemli delillerinden biri olan şehrengizler, ilk defa 16. yüzyılın ilk çeyreğinde
yazılmış, klasik biçimini koruyarak 18. yüzyılın sonuna kadar yazılmaya devam
etmiştir. Kime yahut niçin yazıldığı tartışma konusu olan ve her
araştırmacının kendi bakış açısına göre cevap vermeye çalıştığı bu eserler esasen
Osmanlı kültür tarihçiliği bakımından bir vesika niteliği taşımaktadır.
16. yüzyıl şairlerinden olan Derzi-zâde Ulvî’nin hayatı hakkında çoğu
zaman spekülatif yorumlar yapılmıştır. Bunun en önemli sebebi ise, şairin
eserlerine ve yazdıklarına bakılmaksızın, sadece tezkirelerde yer alan bilgileri
kaynak eleştirisi yapmadan yorumlamaya çalışmaktır. Muallim-zâde Ahmed
Efendi’nin danişmentliğini yaptığı dönemde hocasıyla birlikte Manisa’ya gelen
Ulvî, o sırada Manisa Sancakbeyi olan II. Selim adına 1556’da tamamladığı
bir şehrengiz kaleme alır. Şehrengizin ilk b.lümü sergüzeştnâme özelliği
taşımakta olup şairin bizzat İstanbul’dan çıkıp Manisa’ya gelmesi ve çarşıda
bir güzele âşık olmasının ardından başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Üç
nüshası olan şehrengiz, mesnevi nazım şekliyle yazılmış olup bünyesinde ü.
gazel, biri tarih olmak üzere beş kıta bulundurmaktadır. Makalenin giriş
b.lümünde şehrengiz türü hakkında bilgi verildikten sonra, birinci b.lümde
Derzi-zâde Ulvî’nin hayatı, edebî şahsiyeti ve eserleri ile Manisa şehri ve II.
Selim’e dair birkaç not sunulacak, ikinci
Shehrengiz was written for the first time in the first quarter of the 16th century and continued to be written until the end of the 18th century, preserving its classical form. One of the most important proofs that classical Turkish literature -in contrast to what's thought to be- is interwoven with social life. These works, which are the subject of debate about whom or why they are written and each researcher tries to answer according to his/her own point of view, is actually a documentary in terms of Ottoman cultural historiography. Many times speculative interpretations have been made about the life of Derzi-zâde Ulvî, a poet of the 16th century. The most important reason behind this is that regardless of the poet's works and writings, only the information in the tezkires is tried to interpret without criticizing the source. Muallim-zâde Ahmed Efendi, whom Ulvi did his counseling, came to Manisa with his teacher/mentor. In this period when Selim II was the governor of Manisa city, he wrote a shehrengiz in the name of Selim in 1556. The first chapter of shehrengiz carry serguzeshtnaame feature and the poet himself tells about the advent of parting from Istanbul and coming to Manisa, and the events that followed him after he fell in love with a fairy tale in the bazaar. After giving information about shehrengiz genre in the entrance section, in the first part, the life of Derzi-zâde Ulvî, Manisa city and a few notes about Selim II will be presented, and the second part will be reviewed with the main lines of shehrengiz and the critically text will be published.