ÖZET
Nev’î, Dîvan edebiyatımızın İran edebiyatının tesirinden kurtulup zirveye ulaştığı ve Fuzûlî, Bâki gibi kendi klâsiklerini yetiştirdiği XVI. yüzyılda yaşamış şairlerimizden biridir. Kaynaklarda iyi bir şair olduğu belirtilmekle beraber adı zirve şairler arasında anılmamaktadır. Bununla birlikte gerek şiirleri üzerinde yapmış olduğumuz incelemelerden ve ge-rekse eserleri üzerinde yapılan diğer çalışmalardan hareketle, aynı za-manda Bâkî'nin sınıf arkadaşı olan bu mütevâzı âlim-şairin, devrinin zirve şairleri arasında zikredilmeyi hak edecek güzellikte eserlere imza atmış olduğunu gördük. Bilhassa şiirlerinden hareketle varmış olduğumuz kanaate göre Nev’î, renkli ve orijinal hayalleri, dili kullanmadaki maha-reti, kendi ifadesiyle “sanatsız fakat âşıkâne” edası, duygularını ifadedeki samimiyeti, tasavvufa olan vukûfiyeti ve düşüncelerini ifadede gösterdiği kudret ile çağdaşı olan şairler arasında ilk saflarda yer almaya lâyık bir sanatkârdır. Makalemizin konusunu teşkil eden ve aşağıda incelemeye çalışacağımız iki şiiri de onun sayıca oldukça fazla olan güzel şiirinin niteliği hakkında bize fikir verebilecek mahiyettedir.