Â
35. Osmanlı padişahı olan Sultan V. Mehmet Reşad (1909-1918), Kanun-ı Esasi’nin verdiği yetkiyle tahta çıkmasına karşın, selefi Sultan II. Abdülhamid’e göre daha geri planda kalan bir hükümdar görüntüsü vermiştir. Bu pasif yönetim tarzında, dönemin baskın gücü olan İttihat ve Terakki Cemiyeti elitinin otokratik yönetim tarzının etkili olduğu şüphesizdir. Bununla birlikte, V. Mehmet Reşad’ın mizaç ve karakteri de, gelişen siyasî ve toplumsal olaylara karşı ilgisiz kalarak Dolmabahçe Sarayı’nda kendi halinde bir hayat sürmesini desteklemiş ve dokuz sene süren iktidarında sembolik bir padişah profili ortaya çıkarmıştır.
Bunun yanında Sultan Reşad; Bursa, İzmit ve Hereke Fabrikası gibi yerlere yaptığı yurt içi gezilerle birlikte bilhassa Rumeli’ye yaptığı seyahatlerinde kendi tebaasıyla yakın olmaya özen göstermişti. Kırılan kalpleri onarmaya çalışarak Osmanlı birliğini sağlamaya matuf bu gezilerde ayrıca fakirlere yapılan yardımlar ve cami ve okul inşası gibi sosyal amaçlı binaların yapımı Osmanlı milletlerinin ittihadını sağlamaya yönelik Padişahın üzerinde hassasiyetle durduğu uygulamalardı. Ülke topraklarının birer birer merkezî yönetimden kopmaya başladığı bu dönemde Sultan Reşad bu gezileriyle Osmanlı milletlerini bir arada tutmaya katkı sağlayan bir hükümdarlık görevini de başarıyla icra etti.
Â