ÖZET
İlkokullarımızda okuma yazma 1970'li yıllardan beri tümdengelimci (dedüktif) bir metotla öğretiliyor: Günümüzde pek çok sınıf öğretmeni artık sadece bu yön-temi kullanmıyor ve aynı zamanda tümevarım metodunu da uyguluyor. Nitekim zihnî fakültelerimizi dumura uğratan hususlardan birisi de tek yönlü metotlardır. Öte yandan şunu da ifade edebiliriz ki ne insanın tek formülü vardır, ne de bu formül esasında geçerli beynelmilel bir teknik. Beşerî gidişatın olsa olsa ancak metodolojisinden söz edilebilir ki, metot da hangi konuda olursa olsun, daima ve mutlaka uygulanacağı ortamın kendine has şartları esasında çizilmesi gereken bir “zihnî teşebbüsler plânı”dır.
Tümdengelim yöntemi önce cümlelerin, sonra da kelimelerin , yazılış ve okunuş-larıyla birer bütün hâlinde ezberletildiği, harflerin ise en sona bırakıldığı bir metot. Sebebi göz hafızasının bütünü kavradığı yani, geştaltik olduğudur. Tabii bu durumda heceleyerek sökmeye ne gerek kalıyor, ne de imkân.
Tümdengelim metodu fonetiğe dayalı olmayan alfabelerde başarıyla uygulanabilir. Nitekim kelimelerin yazılış ve okunuşlarıyla birer bütün olarak ezberlenmesine dayanan bu metotta hareket noktasının harfler olmayacağı açıktır ve İngilizce için geçerli bir yöntemdir denebilir. Ne var ki Türkçe gibi fonetiğe dayalı bir alfabede ısrarla ve yalnızca söz konusu yöntemin uygulanması pek çok mahzurları berabe-rinde getirmektedir.
Heceleme, Türkçede olduğu gibi fonetik bir alfabe kullanıldığı ölçüde geçerlilik kazanan bir okuma yazma tekniğidir. Bütün harflerini içinde yer aldıkları keli-melerden, kelime içindeki yerlerinden ve diğer harfler karşısındaki konumlarından bağımsız olarak hem her zaman bir ses değerine, hem de hep aynı bir ses değerine sahip olmalarını gerektirir. Alfabedeki harfler ve bunların heceler hâlinde nasıl birleştirileceği bir kere öğrenildi mi, heceleyerek okunamayacak hiçbir kelime -bu kelime ister tanıdık olsun, ister olmasın- yoktur.